İlk ve ortaokul
O
Çeyrek asır öncesi
O dönemlerde,
İnternet kafelerin girmeye başladığı köylerde de
-OYUNUN ÖNEMİ-
Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Başkanı Prof. Dr. Yaşare Aktaş Arnas, günümüzde bazı yetişkinler tarafından ''boşa geçen zaman'' olarak değerlendirilen
Oyunun,
Arnas, çocuğun aynı zamanda
''Çocuk için yaşamı öğrenme aracı olan oyun, onun fiziksel, duygusal, sosyal, zihinsel ve dil gelişimi açısından çok büyük öneme sahip. Çocuğun koşma, atlama sıçrama, tırmanma, sürünme gibi fiziksel güç gerektiren oyunlar oynaması, onun dolaşım, solunum, sindirim ve boşaltım gibi sistemlerinin düzenli çalışmasını sağlamasının yanı sıra oksijen alımı, kan dolaşımı ve dokulara besin taşınmasını da artırmaktadır. Ayrıca, oyun sırasında çocuğun bazı hareketleri sürekli olarak tekrarlaması, doğal olarak onun kas gelişimini de hızlandırmaktadır. Çocuk, oyun sırasında mutluluk, sevinç, acıma, korku, kaygı, dostluk, düşmanlık, kin, nefret, sevgi, sevilme, sevme, güven duyma, bağımlılık, ayrılık, ölüm gibi birçok duygusal tepkiyi öğrenirken, aynı zamanda bazı duygusal tepkilerini kontrol etmeyi ve denetim altına almayı da öğrenebilir. Aileler, hazaların ısınmaya başladığı ve doğanın canlandığı bugünlerde çocuklarına bu şansı tanımalı.''
Ortopedia Hastanesi Kalça ve Çocuk Ortopedisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Emre Toğrul da insan organizmasının çok akıllı bir yapıya sahip olduğunu bildirerek, ''Bu yüzden bir kişi ne kadar çok hareket eder ve ne kadar çok spor yaparsa, organizma bu kişi iskeletini çok kullanıyor, o yüzden onu sağlam tutmalıyım diye düşünerek tedbirini alır ve kemiklerin sağlam olmasını sağlayan kalsiyum ve fosfor minerallerini kemikte depolar'' dedi.
-''KALSİYUM BANKASI 25 YAŞINDA KAPANIR''-
Aynı hastanenin Omurga Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mahir Gülşen ise insan vücudunun gençken, kalp, damar ve beyin fonksiyonları için ihtiyacı olan kalsiyum mineralini, yaşlılıkta kullanmak üzere kemiklerde biriktirdiğine dikkati çekerek, şöyle devam etti:
''Yani kemikler için kalsiyum bankası diye bir tabir kullanabiliriz. Ancak bu bankanın veznesi 25 yaşında kapanır ve artık kemik depolamaz. İleri yaşlarda da gıdalarla yeterli kalsiyum alınmazsa vücut kemikten kalsiyum çekerek harcar. Böylece kemik erimesi denilen ve kemikleri kırılgan hale getiren hastalık ortaya çıkar. Ne yazık ki, 65 yaş üzerinde kalça kemiği kırılması üçüncü sıradaki ölüm nedenidir.
İşte bu yüzden çocukların 25 yaşına kadar hoplayıp zıplamaları önemlidir. Biz bu yüzden Milli Eğitim Müdürlüğü ile birlikte 'Haydi çocuklar zıplayalım, kemik bankasını dolduralım' adı altında düzenlediğimiz etkinliği öğrenim yılı başından beri devam ettiriyoruz.''
-ÇOCUK OYUNLARI NASIL OYNANIR?-
Artık çocukların önemli bir kısmının yaşamından çıkan oyunlardan bazıları şöyle oynanır:
Bezirganbaşı:
''Bezirganbaşı tekerlemesi ile ebe seçilir. Oyuncular seçilen iki ebenin kolları altından tekerleme eşliğinde geçerler. Başta verilen isimleri bilemeyenler ebelerin arkalarına geçerler ve iki farklı takım oluşturulur. Ardından ortaya bir çizgi çizilir ve iki takım çizinin gerisine ip ile kim düşecek çekişmesi yapar.''
Sek Sek:
''Başta çift ayak gidiş dönüşün ardından tek ayak gider ve tamamladığı karelerin içine ismini yazmaya başlar. Başkasının kutusuna basmadan gidiş dönüşü bitiren oyunu kazanır.''
Mendil Kapmaca:
''Ortada mendili tutacak biri seçilir. Sonra çocuklar aldım verdim ben seni yendim oyunuyla iki gruba ayrılırlar. Çizgilerden çıkış yapan çocuklar arasında mendili yakalayan yakalayamayanı mendille ebelemeye çalışır.''
Yedi Kiremit:
''Ortaya yedi kiremit konur, iki gruba bölünen çocuklar bunu top atıp isabet ettirerek yıkmaya çalışırlar. İlk deviren diğer grubu topla vurma hakkını kazanır. Topla en çok kişi vuran grup kazanır.''
Yağ Satarım Bal Satarım:
''En az beş kişi oynanır. Bir de mendile ihtiyaç vardır. Gönüllü varsa ebe olur. Yoksa kurayla ebe belirlenir. Hep beraber el çırparak şarkımızı söylerken, ebe, dairenin etrafında tempoya ayak uydurarak dolaşmaya çalışır. Birinin arkasına gizlice mendili bırakıp, kaçmaya başlar.''
Çelik Çomak:
''Biri uzun diğeri kısa iki sopa kullanılarak oynanıyor. Kısa olan ve sürekli yerde kalan sopa, uzun sopa ile uç kısmına vurup havalandırılarak havada vurulup en uzak noktaya kadar ulaştırılmaya çalışılır. Kısa sopaya, üç kez havalandırıp vuramayan oyuncu sırasını rakibine verir.''
Birdirbir:
''Birdirbir, daha çok çocuk veya gençlerin oynadıkları bir oyundur. Oyun, en az 10 kişi ile oynanır. Oyuna başlamadan önce çocuklar veya gençler aralarında birini ebe seçerler. Önce, oyunda ebenin duracağı yer belirlenir. Daha sonra ebenin haricindeki 9 kişinin ebeden en az 20-25 adım ötede duracakları yer belirlenir. Daha sonra hepsi 3-4 adım aralıklarla dizilerek bir hat teşkil oluşturur. Ebe eğilip belini kamburlaştırır, atlama yapacak 9 çocuk veya genç tekerlemenin kendi numarasına ait kısmını tam ebenin üzerinden atlarken söyler, devam ederek diğerlerinin üzerinden de atlar, en sona geldiğinde kendisi de eğilir.''